NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
يَعْقُوبُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
الطُّفَاوِيُّ
عَنْ هِشَامِ
بْنِ عُرْوَةَ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ يَعْنِي
ابْنَ
الزُّبَيْرِ
فِي قَوْلِهِ
خُذْ
الْعَفْوَ
قَالَ أُمِرَ
نَبِيُّ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنْ
يَأْخُذَ
الْعَفْوَ مِنْ
أَخْلَاقِ
النَّاسِ
Abdullah b. Zübeyr(in)
"Sen af yolunu tut..."[Araf 199] (âyet-i kerimesi) hakkında (şöyle)
dediği rivayet edilmiştir:
"(Bu âyet-i
kerimede) Allah'ın elçisi insanların huylarından affa sarılmakla emr
olunmuştur."
İzah:
Buharî, tefsir
Mevzurnuzu teşkil eden
bu babın hadislerinde, Hz.Nebiin, ümmeti için devamlı kolaylık düşündüğü,
müsamaha ve af ile muamelede bulunduğu, kendi şahsıyla ilgili meselelerde asla
intikam alma yoluna gitmediği, fakat Allah'ın haramlarının çiğnenmesi söz
konusu olunca, bu yasağı çiğnemenin intikamım Allah için mutlaka aldığı ifâde
edilmektedir.
Her ne kadar Ukbe b.
Ebu Muayt ve Abdullah b. Hatal gibi bazı müşriklerden intikam aldığı tarihten
sabit ise de, bu intikamların sadece Hz. Nebiin şahsiyle ilgili oldukları
söylenemez. Çünkü sözü geçen kimseler, hayatları boyunca sadece Resulü Zişan
efendimize eziyet etmekle kalmamış, aynı zamanda hayatları boyunca her
fırsatta Allah'ın haramlarını çiğnemeyi bir adet haline getirmişlerdir.
Bazılarına göre, Hz.
Nebiin kendi şahsına karşı yapılan haksızlık ve eziyetlerin intikamını
almaması, bu haksızlık ve eziyetlerin küfür sınırlarına varmamasıyla
kayıtlıdır. Bir başka ifadeyle şahsına karşı yapılan eziyetler, küfür
sınırlarına taşmadıkça, onların intikamını almayı düşünmemiş, fakat küfür
sınırlarına taştığı andan itibaren Allah için onun intikamı peşine düşmüştür.
(4775) numaralı hadis-i şerifte anlatılan kendi kaftanına, hızla asılarak
boynunda iz bırakan bedeviyi affetmesi olayı gibi.
Davudi ise Hz. Nebiin
intikam almamasının malî davalarla ilgili olup namus davalarıyla ilgili
olmadığını ve namusla ilgili meselelerde intikam almaktan geri durmadığını
söylemiştir.